D. Görme Duyusu

Görme Duyusu

Dış dünyayı görmemizi sağlayan gözümüz yaklaşık 3500 ile 7500A (angstrom) dalga boyu arasındaki ışınları almak için özelleşmiş duyu organımızdır. İnsan gözü ileri düzeyde gelişmiş göz yapısına sahiptir. Göz, koruyucu yapılar ve göz küresi olarak iki kısımda incelenir.

Koruyucu yapılar:
Göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezleri, kaşlar ve göz kaslarıdır.
Göz kapakları ve kirpikler gözü hem fazla ışıktan hem de dış etkilerden korurken gözyaşı bezleri ürettikleri sıvı ile gözün ön kısmının ve göz kapaklarının içinin kurumasını önler. Göz yaşında bulunan lizozim enzimi, göze ulaşan mikropları yok eder.

Göz kaslarının görevi gözün sağ-sol, yukarı-aşağı hareket etmesini sağlamaktır. Kaşlar da gözü fazla ışıktan ve terden korur.

Göz küresi:
Göz küresini dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka olmak üzere üç kısımdan oluşur.



a. Sert tabaka (göz akı):
Gözün iç kısımlarını korur ve göz küresinin şeklini sabit tutar. Gözün hareket etmesini sağlayan kasların tutunma yeridir. Sert tabakanın ön kısmı incelip tümsekleşerek ışığı geçiren korneayı (saydam tabaka) oluşturur. Kornea göze gelen ışığı kırar ve ışığın göz merceğine ulaşmasını sağlar.

b. Damar tabaka:
Sert tabakanın altında bulunur. Zengin kan damarlarına sahiptir. Damar tabaka gözün beslenmesini sağlar. Bu tabakada ışığı emen siyah pigmentler vardır. Pigmentler gözün iç kısmını yansıyan ışıktan koruyarak görüntünün parlamasını önler ve göz küresinin içini karanlık bir oda haline getirir. Damar tabaka, gözün ön kısmında kalınlaşarak irisi oluşturur. İris gözün renkli kısmıdır. İrisin ortasında göz bebeği vardır. Göz bebeği gözün iç kısmına açılan delik olduğundan herkeste siyah görünür. Işık göze, bu delikten girer. Göze giren ışık miktarı iris tarafından ayarlanır. Düz kaslardan oluşan iris, kasılıp gevşeme özelliğine sahiptir. Bu nedenle göz bebeği karanlıkta büyür, aydınlıkta küçülür. İrisi oluşturan kaslar ışık miktarındaki ani değişikliklere anında uyum sağlayamadığından (10-30sn) ışıklı bir ortamdan karanlık bir ortama giren şahsın gözlerinin karanlığa alışabilmesi için kısa bir süre geçmesi gerekir.

İrisin hemen araksında saydam, ince kenarlı göz merceği bulunur. Göz merceği göze gelen ışınları kırarak onların ağ tabaka üzerinde bir noktada toplanmasını sağlar.

Damar tabakanın bir görevi de merceği tutan mercek bağlarını oluşturmaktır. Mercek bağları düz kaslardan oluşan kirpiksi cisim adı verilen yapıya bağlanır. Mercek, kirpiksi cisimdeki kaslar yardımıyla yassılaşıp yuvarlaklaşarak uzak yada yakını görme ayarı yapar. Uzaktaki cisme bakarken göz merceğinin yassılaşması, yakındaki cisme bakarken yuvarlaklaşması ile görüntünün ağ tabakadaki sarı nokta üzerine düşmesi sağlanır. Bu olay göz uyumu olarak tanımlanır.

İris ile saydam tabaka arasındaki boşluğa ön oda, göz merceği ile iris arasındaki boşluğa arka oda denir. Her iki boşluk kirpiksi cisim tarafından salgılanan sıvı ile doludur. Göz küresinin ortasında karanlık oda olarak tanımlanan boşluğu da camsı sıvı denilen jelatinimsi bir sıvı doldurur. Bu iki sıvı göz içi basıncını düzenler ve göz küresinin şeklini korur. Aynı zamanda kan damarlarından yoksun olan kornea ve göz merceğinin beslenmesinde görev alır.

c. Ağ tabaka:
Gözün en iç tabakasıdır. Işık ve renk uyarılarını algılayan kısımdır. Görme sinirleri ile ışığa duyarlı reseptörler olan çubuk ve koni hücreleri bu tabakada yer alır.

Çubuk hücreleri, az ışıkta görmemizi sağlar ancak renklere karşı hassas değildir. Siyah beyaz görmeyi gerçekleştirir. Çubuk hücrelerinde bulunan ışığa duyarlı rodopsin molekülünün ön maddesi A vitaminidir. Rodopsin molekülü karanlıkta sentezlenir. Aydınlıkta yıkılır. Rodopsin molekülünün A vitamini eksikliğine bağlı olarak sentezlenememesi, gece körlüğü denilen alaca karanlıkta görememe durumunu ortaya çıkarır. Koni hücreleri ise aydınlıkta rengin ve ayrıntıların görülmesini sağlar.

Ağ tabakada, ışığa duyarlı reseptörlerle bağlantılı çok sayıda sinir hücresi vardır. Sinir hücreleri, göz küresinin arka tarafında birleşerek optik sinir demetini oluşturur. Göz sinirlerinin, göz küresinden çıktığı yerde duyu reseptörleri bulunmaz. Bu nedele bu kısma kör nokta denir. Kör noktanın yanında, ağ tabakanın en ince olduyu yere sarı nokta denir. Sarı nokta, ağ tabakaya ulaşan ışınların toplandığı ve ışığa duyarlı reseptörlerin yoğun olarak bulunduğu yerdir. Sarı noktanın merkezinde koni hücreleri, çevresinde ise çubuk hücreleri yoğun olarak bulunur.

---------Görme olayı---------
Göze gelen ışın ilk olarak korneada kırılır, göz bebeğinden içeri girer. Burada göz merceği tarafından bir kez daha kırılır ve ağ tabakada bulunan sarı noktaya gelir. Koni ve çubuk hücreleri uyarılır ardından sinir hücreleri uyarıyı beynin ilgili merkezine taşır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ: Kemik Doku ve Çeşitleri

Kan Damarlarının Yapısı ve Görevleri

İşitme Ve Denge Olayları