Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İşitme Ve Denge Duyusu

Resim
İşitme ve Denge Duyusu İşitmeyi sağlayan kulaklarımız aynı zamanda bir denge organıdır. Kulağın yapısı dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç bölümde incelenir.                           1. Dış kulak: Kıkırdak yapıda olan kulak kepçesi ile dış kulağı orta kulağa birleştiren kulak yolundan oluşur. Kulak yolunun sonunda bağ dokudan yapılmış kulak zarı bulunur. Kulak kepçesi ses dalgalarını toplayarak kulak yolundan kulak zarına iletir. Kulak yolunda yapışan bir madde salgılayan bezler bulunur. Bu salgı, kulağa giren toz zerreciklerini tutar ve kulak zarını nemlendirerek esnekliğini artırır. 2. Orta kulak: Kulak zarı ile oval pencere ile sınırlanan, çekiç, örs, üzengi kemiklerinden oluşan küçük bir odacıktır. Üç kemik birbiriyle bağlantılıdır. Ses dalgalarının kulak zarında oluşturduğu titreşimler orta kulaktaki çekiç, örs, üzengi kemikleri ile oval pencereye aktarılır. Orta kulak, östaki borusu ile yutağa açılır. Östaki borusunun yutağa açılan

Göz Kusurları

Göz Kusurları Genellikle kalıtsal olan göz kusurları, sonradan da oluşabilir. Gözün yapısal bozukluğundan bağlı göz kusurları aşağıdaki gibidir. Miyopluk: Göz küresi çapının önden arkaya doğru uzadığı ya da göz merceğinin daha şişkin olduğu durumlarda, cismin görüntüsü ağ tabakanın önüne düşer ve cisim net görülemez. Yakını görebilen ancak uzağı net olarak göremeyen göz kusuru miyop olarak tanımlanır. Miyop göz kusuru, kalın kenarlı mercek kullanılarak düzeltilir. Hipermetrop: Göz küresinin çapı kısalmıştır ya da göz merceği incelmiştir. Bu durumda cismin görüntüsü ağ tabakanın arkasına düşer ve cisim net görülemez. Uzağı görebilen ancak yakını net olarak göremeyen göz kusuru hipermetrop olarak tanımlanır ve ince kenarlı mercek kullanılarak görüntü netleştirilir. Astigmat Kornea ya da göz merceğinin yüzeyindeki düzensiz kavislenme oluşan bir göz kusurudur. Göze gelen ışınlar farklı açılarda kırıldığından ağ tabakanın farklı bölgelerinde kesişir. Bu ned

D. Görme Duyusu

Resim
Görme Duyusu Dış dünyayı görmemizi sağlayan gözümüz yaklaşık 3500 ile 7500A (angstrom) dalga boyu arasındaki ışınları almak için özelleşmiş duyu organımızdır. İnsan gözü ileri düzeyde gelişmiş göz yapısına sahiptir. Göz, koruyucu yapılar ve göz küresi olarak iki kısımda incelenir. Koruyucu yapılar: Göz kapakları, kirpikler, gözyaşı bezleri, kaşlar ve göz kaslarıdır. Göz kapakları ve kirpikler gözü hem fazla ışıktan hem de dış etkilerden korurken gözyaşı bezleri ürettikleri sıvı ile gözün ön kısmının ve göz kapaklarının içinin kurumasını önler. Göz yaşında bulunan lizozim enzimi, göze ulaşan mikropları yok eder. Göz kaslarının görevi gözün sağ-sol, yukarı-aşağı hareket etmesini sağlamaktır. Kaşlar da gözü fazla ışıktan ve terden korur. Göz küresi: Göz küresini dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabaka olmak üzere üç kısımdan oluşur. a. Sert tabaka (göz akı): Gözün iç kısımlarını korur ve göz küresinin şeklini sabit tutar. Gözün harek

C. Koku Duyusu

Resim
C. Koku duyusu Koku alma organı olan burun, kemik ve kıkırdaktan yapılmıştır. Burun boşluğu, sapan kemiği ve buna bağlı kıkırdak bir perdeyle iki bölmeye ayrılır. Bu bölmeler burun delikleriyle dışarıya açılırken diğer taraftan yutağa bağlanır. Burun deliklerinin iç kenarları kıllarla örtülüdür. Kıllar, havanın süzülmesini sağlar. Burun boşluğunun üst kısmında, her iki tarafta koku reseptörlerinin yer aldığı sarı bölge bulunur. Bu bölgedeki koku reseptörlerinin her biri özelleşmiş sinir hücresidir. Bu hücrelerin genişlemiş dendritlerine koku çomakçıkları denir. Koku çomakçıklarının uçlarında siller vardır. Koku reseptörleri beyindeki koku soğancığında bulunan birinci beyin siniri ile ilişkilidir. Bu sebepten kokunun algılanması sadece koku reseptörlerinin bulunduğu sarı bölgede gerçekleşir. Sarı bölgenin üst kısmında mukus üreten destek hücreleri yer alır. Mukus, burun boşluğunun nemli kalmasını sağlayarak alınan havayı nemlendirir. Burun içindeki, yüzeye yakın damarlar

B. Tat Duyusu

Resim
B. Tat Duyusu Tat alma organı olan dilin üzeri çok katlı yassı epitel doku ile kaplıdır. Dilimiz, tat almanın yanı sıra konuşmada, besinlerin ağız içi hareketdinde ve yutağa itilmesinde yardımcıdır.                                 Dil üzerinde bulunana ve papilla denilen kabartılarda, tat duyusunı algılayan duyu hücrelerinin bulunduğu tat tomurcukları yer alır. Tat tomurcuklarındaki duyu hücreleri tat alma sinirleriyle bağlantılıdır. Tat tomurcuklarındaki duyu hücreleri arasında mukus üreten destek hücreleri bulunur.                                       İnsan dili genel olarak acı, tatlı, ekşi ve tuzlu tatlara duyarlıdır. Bu tatlar, beyinde birbirine çok yakın olan sıcaklık ve koku alma merkezi tarafından yorumlanır. Bu nedenle kokusunu alamadığımız besilerin tadını da tam olarak alamayız. Dilin tüm bölümleri dört temel tadı algılayabilir ancak bazı bölümler bazı tatlara daha duyarlıdır. Örneğin tatlıyı algılayan hücreler dilin ucunda, acıyı algılayanlar dilin arka kı

Deri

Resim
Deri Epitel doku ve bağ dokudan oluşan deri, üst deri (epidermis) ve alt deri (dermis) olmak üzere iki kısımda incelenir. Üst deri: Çok katlı yassı epitel dokudan oluşur. Üst deride kan damarları ve sinirler bulunmaz. Hücrelerin beslenmesi bağ dokudan difüzyonla sağlanır. Üst kısımda bulunan yassı epitel doku hücrelerinin ölmesi ile oluşan tabakaya korun tabakası denir. Korun tabakası deriyi çarpma, vurma ve mikroorganizmalara karşı korur. Korun tabakasının kalınlaşmasıyla oluşan keratinden saç, tırnak gibi yapılar gelişir. Üst deride korun tabakasının altında canlı hücrelerden oluşan malpighi tabakası bulunur. Bu tabakadaki silindirik hücreler arasında melanosit hücreleri yer alır. Melanosit hücreleri deriye renk veren melanin pigmenti üretir.                                   Alt deri: Temel bağ dokudan yapılmıştır. Alt deride kan damarları, sinir uçları, ter bezleri, yağ bezleri, elastik lifler, kallojen lifler, kıl kökleri ve mekanoreseptörler bulunm

Duyu Organları

Resim
Duyu Organları Çok hücreli organizmalar yaşamlarını sürdürebilmek için iç ve dış ortamdan gelen uyarılara karşı duyarlı olan duyu organlarına sahiptir. Duyu organlarında çeşitli uyarıları almak için özelleşmiş hücreler bulunur. Bu hücrelere reseptör denir. Reseptörler duyu epiteli hücrelerinin farklılaşmasıyla oluşur. Her duyu organının reseptörü belirli bir uyarana cevap verir. Fotoreseptör: Işığa duyarlıdır.Gözde bulunur. Kemoreseptör: Kimyasal maddelere duyarlıdır. Burunda ve dilde bulunur. Termoreseptör: Sıcaklığa duyarlıdır. Deride bulunur. Mekanoreseptör: Basınca ve dokunmaya duyarlıdır. Deride ve kulakta bulunur. Duyu organlarında bulunan reseptörler iç ve dış ortamdan gelen uyarıları alarak impulsa dönüştürür. İmpulslar sinirlerle merkezi sinir sistemine aktarılarak değerlendirilir. Vücut dışındaki uyarılara duyarlı olan reseptörlere dış reseptör; kan basıncı, vücut duruşu gibi içsel uyarılara duyarlı reseptörlere iç reseptör denir. İns

Sinir Sistemi Hastalıkları

Sinir Sistemi Hastalıkları Sinir sisteminde oluşan bazı olumsuzluklar doku ve organlarda fonksiyon bozukluklarına neden olarak çeşitli hastalıkları ortaya çıkarır. Bu hastalılara örnek olarak felç, multiple skleroz, epilepsi, parkinson ve alzheimer verilebilir. Felç: Beyni besleyen kan damarlarında kan akışının durması sonucu oluşan beyin hasarları felce sebep olabilir. Tıkanan damarların beslediği beyin bölgesi, kan akımı durduğundan oksijen alamaz, beslenemez ve canlılığını yitirir. Hasar gören beyin bölgesine bağlı olarak konuşamama, yüz şeklinin değişmesi, idrar kaçırma, yutkunamama, kol ya da bacağın hareket edememesi gibi olumsuzluklar ortaya çıkar. Felç riskini tetikleyen etmenler yüksek tansiyon, kan glikoz değerinin yüksek olması, kolesterol ve strestir. Kişi sigara kullanıyorsa, yüksek tansiyonu varsa ve egzersiz yapmıyorsa risk faktörü artar. Multiple Skleroz(MS): Beyin ve omurilik sinir

Pankreas

Resim
F. Pankreas Pankreas hem iç salgı bezi hem de dış salgı bezi olarak görev yaptığından karma bez olarak adlandırılır. Sindirim enzimlerini bir kanal (wirsung kanalı) ile oniki parmak bağırsağına gönderdiğinden dış salgı bezi, langerhans adacıklarındaki beta hücrelerinden insülin, alfa hücrelerinden glukagon hormonu salgılayarak kana verdiğinden iç salgı bezidir.                                 İnsulin: Kandaki glikoz arttığında fazla glikozun vücut hücrelerine geçişini uyarır. Kas ve karaciğer hücrelrine geçen glikoz, hücrelerde enerji amaçlı tüketilirken bir kısmı da glikojen halinde depo edilir. Böylece kandaki glikoz seviyesi belli bir seviyede tutulur. İnsülin yetersizliğinde hücrelere glikoz geçemez, kan glikoz değeri yükselir ve şeker hastalığı oluşur. Bu kişilerin idrarında glikoza rastlanır. İdrarda glikoza rastlanması glikozla beraber su atılımını da artırır. Bu durumda idrarla fazla miktarda su kaybedilir ve çok su içme ihtiyacı oluşur. Hücre glikozu yeterli mikt