Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eşeysel Bezler

E. Eşeysel Bezler Dişilerde, yumurtalıktan östrojen ve progesteron hormonu, erkeklerde testislerden testosteron hormonu salgılanır. Östrojen: Hipofizden salgılanan FSH'nin yumurtalığı uyarması ile kana verilir. Dişilerde sesin incelmesi, göğüs, kalça ve üreme organlarının gelişmesi gibi ikincil eşey karakterleri üzerinde etkilidir. Adet döngüsü (menstruasyon), yumurta oluşumu, meme bezlerinin gelişimi bu hormona bağlı olarak gerçekleşir. Progesteron: Hipofizden salgılanan LH'nin yumurtalığı etkilemesi ile salgılanır. Döl yatağını her ay döllenme olasılığına karşı geliştirir. Yumurta döllenirse embriyonun döl yatağına tutunmasına ve gelişmesine yardımcı olur. Gebelik hormonu olarak da bilinir. Testosteron: Hipofizin FSH ve LH hormonlarının etkisi ile salgılanır. İkincil eşey karakterlerin oluşması üzerinde etkilidir. Sakal, bıyık çıkması, kıllanma, ses kalınlaşması, kasların ve yardımcı eşey yapıların (prostat bezi, sperm kesesi, penis) gelişmesi üzerinde etkilidir.

Böbrek Üstü Bezleri

Resim
D. Böbrek Üstü Bezleri Her iki böbreğin üst tarafında zengin kan damarlarına sahip bezlerdir. Bu bezler, dışta kabuk (korteks), içte öz (medulla) bölgesi olmak üzere iki kısımdan oluşur.                           ---1. Öz bölgesi:--- Böbrek üstü bezlerinin öz bölgesinden iki hormon salgılanır. Bunlar adrenalin (epinefrin) ve noradrenalindir (norepinefrin). Adrenalin: Bu hormonun kandaki miktarı heyecan, korku gibi durumlarda artar. Bu nedenle stres hormonu olarak da bilinir. Stresli durumlarda sempatik sinirlerin etkisi ile öz bölgesi uyarılır. Kan basıncı artar, kalp atışı hızlanır. Kas ve karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşümü hızlanır. Karaciğerdeki glikoz kana geçerek kandaki glikoz miktarının artmasına neden olur. Kan damarları genişler, göz bebekleri büyür, saç ve deri diplerindeki kasların kasılmasıyla tüyler dikleşir, soluk alıp verme hızlanır. Beyne giden kan oranı ve yorgunluğa karşı diren artar. Kanın pıhtılaşma süresi kısalır. Derideki kılcal damarlar büzülü

Paratiroit Bezi

Resim
C. Paratiroit Bezi Tiroit bezinin arka yüzüne gömülmüş dört küçük bezdir. Paratiroit bezi, kanda kalsiyum miktarı azaldığı zaman parathormon salgılar. ---Parathormon:--- Kemiklerden kana kalsiyum geçişini hızlandırır. Fosfatın böbreklerden atılımını hızlandırır. Az salgılandığında kanda kalsiyum miktarı azalır. Kalsiyum eksikliğine bağlı olarak sinir ve kas hücrelerinin duyarlılığı artar. Kaslarda tetani adı verilen ağrılı kasılmalar oluşur. Eğer kasılmalar yutakta olursa ölümle sonuçlanabilir. Fazla salgılandığında ise kemikten kasa kalsiyum geçişi artar. Buna bağlı olarak kemikler zayıflar, şekilleri bozulur. Fazla kalsiyum böbreklerde fosfat iyonları ile birleşerek böbrek taşlarının oluşumuna neden olur.

Tiroit Bezi

Resim
B. Tiroit Bezi İnsanda gırtlağın altında soluk borusunun iki yanında yer alan pembe renkli, kelebek şeklinde 20g ağırlığında bir bezdir. Tiroit bezi homeostazinin sağlanmasında önemli rol oynar. Hormonları tiroksin ve kalsitonindir. ---Tiroksin:---  Bu hormonun sentezi için iyot gereklidir. İyot yetersizliğinde yeterli tiroksin hormonu üretilemez. Kanda tiroksin miktarı azalırsa hipofiz TSH salgısını arttırarak tiroit bezini, tiroksin hormonu üretmesi için uyarır. Bu durumda tiroit bezinin molekülleri büyür ve şişer. Yetişkinlerde ortaya çıkan bu durum basit guatr hastalığı olarak tanımlanır. Bu hastalığa daha çok dağlık alanlarda yaşayan insanlarda rastlanmaktadır. Kaynak suyuna ya da tuza iyot atılarak önlem alınabilir. Çocukluktan itibaren tiroksin hormonu az salgılanırsa cücelik ve zeka geriliği oluşur. Bu hastalığa kretinizm denir. Ergin dönemde tiroksin az salgılanırsa metabolizmanın çalışması yavaşlar. Vücut sıcaklığı düşer ve şişmanlık oluşur. Deri kurur, saç

Hipofiz Bezi; arka lob hormonları

------------------------------------------------- Arka Lob ------------------------------------------------- -----Antidiüretik hormon (ADH):----- Böbreklerde suyun geri emilmesini sağlayarak vücudun su dengesini ve idrar yapını düzenler. ADH salgısını düzenleyen en önemli etken kanın osmotik basıncıdır. Vücut hücrelerinin su miktarı azaldığında kanın osmotik basıncı artar ve hipotalamusta bulunan osmotik basınca duyarlı osmoreseptörler uyarılır. Buna bağlı olarak hipotalamus hipofizi uyarır ve ADH salgılanarak boşaltım kanallarından suyun geri emilimi arttırılır. Vücuttaki su miktarının artması kanın osmotik basıncını düşürür. Damarlarda bulunan gerilme reseptörleri uyarılarak ADH salgısı azaltılır. Böylece boşaltım kanallarından suyun geri emilimi azaltılır, idrarla su kaybı artar ve vücudun su dengesi düzenlenir. ADH yetersizliğinde boşaltım kanallarından suyun yeterli emilimi gerçekleştirilemez. Çok sık idrara çıkma ve buna bağlı olarak çok su içme isteği oluşur. Bu duruma ş

Salgı Bezleri

Resim
Salgı Bezleri A. Hipofiz Bezi B. Tiroit Bezi C. Paratiroit Bezi D. Böbrek üstü Bezi E. Eşeysel Bezler F. Pankreas A. Hipofiz Bezi Ara beyinde bulunan hipofiz bezi vücudumuzdaki diğer iç salgı bezlerinin salgılarını ettiği için temel bez olarak kabul edilir. Hipofiz bezi ön ve arka olmak üzere iki loptan oluşur. Her iki kısım sinir sistemi ile etkileşim içinde olup farklı hormonlar salgılar.                                    --------------------------------------------------- Ön Lop --------------------------------------------------- -----Adrenokortikotropik hormon (ACTH):----- Böbrek üstü bezlerinin kabuk bölgesini uyarır. Steroit yapılı hormonların (aldosteron, kortizol, eşey hormonları) üretilmesini ve salgılanmasını düzenler. Kabuk bölgesinin hormonları kanda arttığında hipotalamus ve hipofiz uyarılır, ACTH salgısı azalır. -----Tiroit uyarıcı hormon (TSH):----- Tiroit bezinin gelişmesini ve hormon salgılamasını düzenler. -----Büyüme Hormon

İç Salgı Bezleri ve Hormonlar

Resim
İç Salgı Bezleri ve Hormonlar İç salgı bezleri salgılarını doğrudan kana veren kanalsız bezlerdir. Bu bezlerin salgılarına hormon denir. Hormonlar kanla taşınan kimyasal düzenleyicilerdir. Her hormonun etkilediği belli bir hedef organı vardır. Hedef organlarda hormon ile bağlanabilen reseptör proteinler bulunur. Bu nedenle hormonlar kan ile tüm vücuda yayıldıkları halde sadece hedef organlarında etkilerini gösterir. Sinir sistemi ile birlikte sistemlerin uyum içinde çalışmasını düzenleyen hormonlar genel olarak antagonist (zıt) çalışır. Bu düzenlemede hormonlardan biri organı uyarıcı etki yaparken diğeri uyarıyı ortadan kaldıracak şekilde etkisini gösterir. Sinir sistemi ile iç salgı bezleri arasındaki etkileşime, hipofiz bezi ile iç salgı bezleri ile hipotalamus arasındaki ilişki örnek verilebilir. Hipotalamus - Hipofiz İlişkisi Ara beyinde bulunan hipotalamus, hipofiz bezinin hormon salgılamasını denetleyen ve uyaran sinir merkezidir. Hipotalamus ince bir uzantı ile hip

Çevresel Sinir Sistemi

Resim
Çevresel Sinir Sistemi Çevresel sinir sistemi, reseptörler aracılığı ile iç ve dış ortamdan aldığı bilgileri merkezi sinir sistemine, merkezi sinir sisteminin verdiği emirleri ise ilgili kas ve bezlere iletir. Çevresel sinir sistemi, beyin ve omurilik dışındaki sinirlerden oluşur. Beyin ve omurilik omurilikten çıkan bu sinirler duyu sinirleri ve motor sinirlerdir. Çevresel sinir sistemi, vücuda yayılmış sinirler ile bu sinirlerin hücre gövdelerinin oluşturduğu küme şeklindeki sinir düğümlerini (ganglion) içerir. Beyinden 12 çift sinir çıkar. Bu sinirler özellikle baştaki duyu organları ile baş ve boyun bölgesindeki kasların çalışmasını düzenler. Aynı zamanda iç salgı bezleriyle de bağlantılıdır. En önemli sinir 10. çift beyin siniri olan vagus siniri dir. Vagus siniri, kalp, akciğer, pankreas, mide ve bağırsakların çalışmasını düzenler. Omurilikten ise 31 çift sinir çıkar. En önemlisi bacaklara giden siyatik sinirler dir. Çevresel sinir sistemindeki sinirler, görev ve işle

Refleks2

İki nöron ile kontrol edilen daha basit refleksler de vardır. Örneğin, diz kapağı refleksinde duyu nöron ve motor nöron görev alır. Diz kapağının tam altındaki kirişe vurulduğunda reseptörlerin uyarılması ile oluşan impuls,duyu nöronu ile omuriliğe taşınır. Duyu nöronu omurilikteki motor nöron ile ilişkilidir. Motor nöron ile bacak kaslarına iletilen impuls, bacağın öne doğru fırlamasına neden olur. Diz kapağına vurulan kişi vurulduğunun farkındadır. Çünkü duyusal impulslar, duyu nöronundan omuriliğe, oradan da beyne geçer. Bazen refleksler uykuda da oluşabilir. Bu durum yalnızca omuriliğin denetiminde gerçekleştiğinden farkında olunmayabilir. Refleks hareketi omuriliğin omuriliğin görevi olmakla birlikte insan beyni omurilik üzerinde, dolaylı olarak da önemli refleks üzerinde önemli bir kontrole sahiptir. Örneğin, bir törende resmi geçit sırasında adımların sert atıldığı bir anda, sert ve sivri bir cisim üzerine basılmış olsa bükülme refleksi ile yürüyüş bozulacaktır. Beyin buna r