Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bağışıklık Sistemi Hastalıkları

Resim
Bağışıklık Sistemi Hastalıkları X ışınları, kimyasal maddeler, virüsler, organ nakilleri ve kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar bağışıklık sisteminin bozulmasına sebep olabilir. Bağışıklık sisteminin bozulması veya zayıflaması metabolizmanın direncini kırarak çeşitli enfeksiyonların oluşmasına hatta ölüme yol açabilir. Bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olan hastalıklara örnek olarak Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, AIDS, domuz gribi ve kuş gribi verilebilir. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi: Hastalığın etkeni virüstür. Bu virüsleri taşıyan kenelerin ısırması sonucu yüksek ataş ile kendini gösteren, bağışıklık sisteminin antikor oluşumunu engelleyen ve ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Hasta insanların kan ve vücut sıvılarının bulaşması, hayvanlarda bulunan kenelerin elle toplanması, vücudunda virüs bulanan hayvan kanlarına ve vücut sıvılarına temas edilmesi hastalığın bulaşma nedenleridir. AIDS(Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu): Hastalığın etkeni bir

Bağışıklığın Kazanılması

Resim
Bağışıklığın Kazanılması Bağışıklık, doğal bağışıklık ve kazanılmış bağışıklık olmak üzere iki şekilde kazanılır. Doğal bağışıklık: İnsanlar bazı hastalık etkenlerine karşı doğuştan dirençlidir ve bu direnç genlerle yeni nesillere aktarılır. Doğal bağışıklıkta savunmanın birinci ve ikinci hattında görev alan yapılar rol oynar. Böylece bazı hastalıklara karşı doğuştan korunma sağlanır. Doğal bağışıklık türe ve ırka göre değişir. Örneğin, siyahi insanlar sarı humma hastalığına yakalanmazlar. Uçuk virüsü tavşanda ölümcül olmasına karşın insanda genel olarak ağız kenarında içi su dolu kabacıkları oluşturur. Tavuk kolerası, sığır vebası gibi virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı insanlar doğal bağışıklığa sahiptir. Buna karşın insanlar için öldürücü olabilen kızamık, boğmaca, çocuk felci gibi hastalıklar da hayvanlarda görülmez. Kazanılmış bağışıklık: Doğumdan sonraki dönemde hastalık etkenlerinin vücuda girmesi sonucu bazı hücrelerin antikor üreterek savunma oluşturmasıdı

Özgül Bağışıklık

Resim
Özgül Bağışıklık Birinci ve ikinci savunma hattını aşan mikroorganizmalar, üçüncü savunma hattında lenfosit adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri ile karşılaşır. Özgül bağışıklık olarak tanımlanan bu savunmada kemik iliğinde oluşturulan ve antijenleri tanıma özelliğine sahip olan T ve B lenfositleri görev alır. T lenfositleri hücresel bağışıklıkta, B lenfositleri ise humoral bağışıklıkta etkilidir. Hücresel bağışıklık: Antijenlerin T lenfositlerini aktive etmesiyle başlayan bağışıklıktır. Antijenlerin çoğu makrofajlar tarafından fagosite edilirken bir kısmı bazı proteinlere bağlanarak hücre yüzeyine taşınır ve T lenfositlerini aktive eder. Aktive olan T lenfositleri çoğalır, bir kısmı bellek hücrelerine dönüşür, bir kısmı ise antijen ile doğrudan birleşir. T lenfositleri, doğrudan temas ederek antijeni yok ettiği için bu bağışıklığa Hücresel bağışıklık denir. Hücresel bağışıklıkta T lenfositleri bakteriler, mantarlar, parazitler, doku nakillerinde yabancı hücr

Bağışıklık

Resim
Bağışıklık Canlılar, vücutlarına yabancı olan maddelere karşı doğal bir savunma sistemlerine sahiptir. İnsanda patojen özelliğe sahip mikroorganizmalara, anormal hücrelere ve yabancı maddelere karşı korunma ve savunma yeteneğine bağışıklık ; bağışıklığı oluşturan organların tümüne bağışıklık sistemi denir. Savunmayı sağlayan bağışıklık hücreleri akyuvarlar, makrofajlar ve plazma hücreleridir. Bağışıklık hücrelerini üreten organları ise dalak, timüs bezi, karaciğer, kemik iliği ve lenf düğümleridir. Vücuda girdiğinde antikor oluşmasına sebep olan her türlü yabancı madde antijen olarak tanımlanır. Örneğin, bakterilere, virüslere, mantarlara ait moleküller birer antijendir. Antijenlerin çoğu protein, nükleik asit ya da proteinlerle birleşmiş polisakkaritlerdir. Antijen, vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi uyarılır ve özgül savunma proteinleri olan antikor lar üretilir. Bağışıklık sistemi hücreleri tarafından üretilen antikorlar, antijenlere özgüdür. Her antikor kendi yapısına

Lenf Dolaşımı

Resim
Lenf Dolaşımı Kılcal damarların atardamar ucundan boşluğa geçen sıvının tamamı toplardamar ucundan kılcala geri emilemez ve bazı küçük kan proteinleri doku sıvısında kalır. Eğer proteinler tekrar kana alınmazsa insan 24 saat içinde ölebilir. Hücreler arası boşlukta biriken sıvının kana dönüşü lenf sistemi ile sağlanır. Lenf sistemi, lenfositlerin oluşumunu ve olgunlaşmasını sağlayarak vücudun savunmasında da görev alır. Ayrıca ince bağırsaklardan emilen yağ asidi, gliserol ve yağda çözünen vitaminlerin kan dolaşımına katılmasını sağlar. Lenf dolaşımı kan dolaşımına göre oldukça yavaştır. Yalnızca omurgalılarda görülen lenf dolaşımı; lenf sıvısı, lenf damarları ve lenf düğümlerinden oluşur. Lenf sıvısı: Lenf damarlarına geçen doku sıvısına lenf denir. Lenf sıvısında; makrofaj ve lenfosit adı verilen akyuvar hücreleri, küçük moleküllü proteinler, glikoz, aminoasit, tuz ve su gibi maddeler bulunur. İçinde alyuvar bulunmadığı için lenf sıvısı renksizdir ve akkan o